OSMANLI KAYNAKLARINA GÖRE HAMİT LİVASI



Murat DEMİR
Gölhisar İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü
Tarih Öğretmeni



OSMANLI KAYNAKLARINA GÖRE HAMİT LİVASI TÜRKMEN VE YÖRÜKLERİ
Osmanlı Devleti, İnsanlık Tarihinin beklide en detaylı kayıtlarını tutan bir medeniyet yaratmıştır. Medeniyet olgusu detayda saklıysa, Osmanlı Devleti bu detayı yakalamıştır. Pazarda satılan mahsulün raiç bedelinden, ahinin üreteceği ayakkabı da kullanacağı mıh miktarı ve kalitesinden veya vatandaşının evli mi veya bekâr olduğu gibi daha nice ayrıntı devletin kayıtları altına alınırdı. 623 yıllık devlet hayatının beklide en önemli özelliği çok titiz bir şekilde devlet unsurlarının envanterini çıkarmış olması ve bu sayede bütün unsurlarına hâkim olmuş olmasıdır. Osmanlı Devleti, kendi uhdesi altındaki konargöçerlerden, yerleşik hayata dâhil olan bütün unsurlarını da kayıt altına almıştır. Tahrir Defterleri, Mufassal Defterler, İcmal Defterleri (özellikle Muhasebe İcmal Defterleri) anlattığımız durumun kanıtlarını teşkil etmektedir. Tahrir Defteri; Arazi yazılırken tutulan defterler hakkında kullanılan isimlendirmedir. Tahrir Defterinin tutulmasının en büyük gerekçesi tımar sisteminin işleyişini sağlayacak olan devletin gelirleri ile ilgilidir. Tahrir Defterinde Osmanlı yerleşim birimleri, görevlilerce titiz bir çalışmayla mukim insanların, vergi mükellefleri, içlerinde vergiden muaf olanlar varsa hangi vergiden ne sebeple muaf oldukları yazılır; bunun yanında topraklı ve topraksız köylüler, evli ve bekâr haneler, meslek gurupları, ilmiyeye mensupları, ihtiyar ve sakatlar defterdeki hanelerine yazılırdı. Her köyün merası, ormanı, korusu, yaylağı, kışlağı, çayırı ayrıntılı olarak gösterilerek yetiştirilen mahsuller ve senede vermekle mükellef olunan vergi miktarı deftere geçirilirdi.
Tahrir defteri biri “mufassal“ diğeri “mücmel” olmak üzere iki tane idi. Mufassal Defter; arazinin sahiplerinin isimlerini, mesahasını, hudutlarını; mücmel ise mufassal defterdeki bilgilerin kısaltılmış halidir. Muhasebe İcmal Defteri ise muhasebe ile ilgili toplulaştırılmış özet defterdir. (1)
1530’da Osmanlı toprakları yedi vilayete ayrılmış olup bunlardan altı adedi devletin Asya toprakları üzerindedir. Bunlar Anadolu Vilayeti, Karaman Vilayeti, Vilayet-i Zü’l-Kadriyye, Vilayet-i Rum, Vilayet-i Diyar-i Bekir, Vilayet-i Arab’dır.

1393 yılında ki yapılanmayla teşekkül olarak, Anadolu Vilayetinin kaynaklardan öğrendiğimize göre (1530 yılında) onyedi sancaktan meydana geldiğini görmekteyiz.
Bunlar; Hüdavendigar Livası (Bursa, İnegöl, Yarhisar, Ermeni Pazarı, Domaniç, Yenişehir, Söğüt, Göl, Taraklu Yenicesi, Geyve, Akyazı, Akhisar, Göynük, Beypazarı, Sifrihisar, Kite, Mihaliçlik, Mihaliç, Aydıncık, Gönen, Tuzla, Aranos, Kepsud, Tarhala, Bergama kazaları), Biga Livası (Biga, Balya, Çan, Ezine Pazarı, Lapseki ve Çatal-bergos kazaları), Karesi Livası (Balıkesri, Bigadiç, İvrindi, Edremid, Ayazmend, Manyas kazaları), Saruhan Livası ( Magnisa, Menemen, Adala, Nif, Marmara, Ilıca, Demürci, Güzelhisar, Gördos, Kayacık, Akhisar, Gördek kazaları), Aydın Livası ( Tire, İzmir, Çeşme, Ayaşluğ, Birgi, Güzelhisar, Alaşehir, Kestel, Yenişehir, Sart, Bozdoğan, Arpaz, Sultanhisarı kazaları), Menteşe Livası (Peçin, Çine, Balat, Milas, Bozöyük, Muğla, Mazun, Tavas, Köycegiz, Pürnaz, İsravalos, Mekri kazaları), Teke Livası (Antalya, Karahisar, Elmalu, Kaş, Kalkanlu kazaları), Alaiye Livası (Alaiye, Manavgat kazaları), Kütahya Livası (Kütahya, Gedüs (nahiye), Lazkiye, Şeyhlü, Uşak, Eğrigöz, Simav (nahiye), Honaz, Küre ve Selendi, Kula, Homa kazaları), Karahisar-ı Sahip Livası ( Karahisar, (Kırhisar ve Ulusincanlı nahiyeleri), Sandıklu, Şuhud, Bolvadin, Barçınlu, (Oynaş nahiyesi) kazaları) Sultanönü Livası (Bilecik, Eskişehir, İnönü, Seydi gazi kazaları), Hamit Livası (Kara-ağaç Gölhisarı-Yavice Nahiyesi- Gölhisar, İrle, Burdur, Ulu-borlu, Kiçi-borlu, Gönen, Isparta, Ağlasun, Eğirdür, Afşar, Yalvaç kazalarından oluşur.) Ankara Livası (Ankara (Kasaba nahiyesi), Murtaza-abad, Çubuk, Ayaş, Bacı ve Yaman-abad kazaları), Bolu Livası ( Bolu, Çağa, Gerede, Taraklu-borlu, Viranşehir, Yenice, Ulus, Onikidivan, Yedidivan, Hızırbey ili, Ereglü, Konrapa, Mudurnu, Dodurga ve Kıbrus kazaları), Kastamonu Livası ( Kastamonu, Göl, Taşköprü, Küre, Ayandon, Hoşalay, Daday, Boyovası, Duragan, Sinop kazaları), Kengırı Livası ( Kengırı, Koçhisar, Milan, Kurşunlu, Çerkeş, Tosya, Kargu, Kalecik ve Karıpazarı kazaları), Koca-ili Livası ( İznikmid, Kandıra, Şile, Gegvize, Yoros, İznik, Yalakabad ve Ada kazaları) ’dır. (2)

Sosyal Antropoloji açısından yerleşik hayata geçen Türke; ”Türkmen”, transhümans (konar-göçer) halindeki Türke de “Yörük” adının verildiğine antropologlar hem fikirdir. Genelde Yörüklük, ekonomik uğraşının, hayat tarzına dayalı olarak gelişen beşeri bir durumdur. Türkler için göçerlik ve hayvancılık birleştiğinde Yörüklükte başlamış oluyordu. Bu durum Ege kıyılarından başlayarak, Toros Dağlarının kuzey ve güneyine dağılmış olarak Kahramanmaraş- Gaziantep bölgesine kadar yayılırlar. Anadolu’ya gelen Yörük topluluklarının özellikle Maraş, Honaz, Anamas, Pırnaz, Kastamonu ve Kütahya gibi sıklet alanlarda birikip çevre bölgelere yayıldığına tarihi belgelerin ışığında da tanık olmaktayız. Osmanlı Devleti’nin kurucu unsuru olan Yörükleri yerleşik hayata geçirmeyi bir devlet politikası olarak benimsemiştir. Yerleşiklerin şikâyetleri ve devletin vergi ve asker alma kaidesinin bu yerleşik hayata geçirme teşebbüsünün en önemli etmeni olarak görmekteyiz. Anadolu’daki göçebe Yörükleri Balkanlara taşıma özellikle önemli ticari ve askeri yollar üzerine yerleştirme siyasetinin düzenli ve istikrarlı olarak uygulandığını görmekteyiz. Balkanlara yerleştirilen Yörük toplulukları 30 kişilik ocaklarının başına Yörük Subaşısı adı verilen kişi tayin edilerek göçebelerin güvenliği, düzeni ve devletle olan rabıtaları sağlanmış olurdu.

Yörüklerin temel geçim kaynağı yaylacılığa bağlı hayvan yetiştiriciliği ve yaylak-kışlaklar arasında geçen bir yaşam tarzıdır. Yörükler yazın serin, suyu bol ve otlakları yeşil yüksek alanlara, kışın ise daha sıcak bölgelere inerlerdi.(3) Yaşam tarzlarının en büyük özelliklerinden birisi de ihtiyaçlarını kendilerinin gidermesi –kendilerine yeten- insanlar olmasıdır. Bu durum Yörüklerin tamamen kapalı bir ekonomik yapıya sahip olduğu kanısını getirmemelidir. Çünkü Yörük Obaları Anadolu’da kara ulaşımını –nakliyeyi- ellerinde bulunduruyorlardı. Yörükler aynı zamanda Osmanlı ordusunun da en büyük at ve deve yetiştiricileriydiler. İç Anadolu’da Atçeken Yörükleri ve Halep Yörükleri geçimlerini bu yönden yetiştiricilikle sağlarlardı.

Konargöçerler Osmanlı Devleti’ne Adet-i Ağnam (Koyun ve keçi adedine göre alınırdı. Genelde iki koyuna bir akçedir. Yörenin ekonomik yapısına göre ağnam vergisindeki oran değişebilirdi.), Resm-i Yaylak (Bir Yörük aşireti yaylada üç günden fazla kalırsa bu vergiyi vermek zorundadır. Her sürüden bir koyun veya hane başına 200 dirhem yağ alınmasıdır.), Resm-i Kışlak ( Resm-i Yaylak bedeli kadar alınırdı.) Resm-i otlak ( Devlet ricalinin belirlediği güzergah dışına çıkan Yörüklerden ceza niteliğinde alınırdı. Sürü başına bir koyundur.) Vergileridir. Bu vergilerin yanında Bennak, mücerred (Bekarlardan gücü kuvveti yerinde olanlardan alınırdı. Üç nefere 1 kuruş şeklinde raiçlenirdi.), avarız ve bad-ı heva vergileri de istenirdi.

Bu çalışmamızda ana konumuzu teşkil eden Hamit Livasındaki Türkmen ve Yörük yerleşimlerinin dökümü teşkil etmektedir. Anadolu’ya Türkmen ve Yörük yerleşimcilerinin gelmesiyle kısa sürede yurt haline getirilmişti.(4) Hamit Livası yerleşim özelliği olarak Türkmen ve Yörüklerin yerleşimi açısından önemli bir yer tutmaktadır. Tektonik çukurluklardan oluşmuş gölleri, karstik ovaları bağrında bulunduran ve aynı zamanda Batı Toros Dağlarının uzantıların da geçtiği Hamit Livasında Türkmen ve Yörük gruplarının yurt tuttuğu yerlerden biri olmuştur.

Özellikle ana kaynağımız olan 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterine (5) göre Hamit Livasında;

Hamit Livasında: Bohılu cemaati, Ali Borki cemaati, Çardak cemaati, Gözlü cemaati, Kara Mahmut cemaati, Karaca Koyunlu cemaati, Keçilü cemaati, Kireclü Cemaati, Namraşlar (Burdur), Tabaclu cemaati (Burdur), Ürkütlü cemaati, Yapılcan cemaati, (6)

Eğirdür Kazasında: Ak Dağ cemaati, Arab cemaati, Çepel-i Karamanlu cemaati, Eşeklü cemaati, Firuzlu cemaati, Kara Halilü cemaati, Karaca oğlu Obası Bölüğü, Karacalu cemaati,
Karamanlu cemaati, Karkın cemaati, Kızıllu cemaati, Kopranlu cemaati, Kumral cemaati, Kundanlu cemaati, Murad Bölüğü, Salihlü cemaati, Saruca Mihmad cemaati, Saruhan Bölüğü, Temür Bölüğü, Yavdaş cemaati, Aksaklar Bölüğü, Çobansa Cemaati, Kasım oğlu Bölüğü, Namraş Cemaati, Şeyh Hasan Cemaati,

Gölhisar Kazasında: Alakır cemaati, Ali Fahrü’d-din cemaati, Beyler Obası cemaati, Bolak Bölüğü, Defenni (Tefenni) cemaati, Demir Bey cemaati, Dirkemiş cemaati, Develü Bölüğü, Yazır cemaati, Işıklar Bölüğü, Öyüklü Bölüğü, İmance Bölüğü, Kamer Bölüğü, Karamanlu Bölüğü, Kılcan cemaati, Malumlu Bölüğü, Pınarbaşı Bölüğü, Tonbadin Bölüğü, Tur Beyi Bölüğü, Acar Bölüğü, Ağalan Bölüğü, Harablıyan Bölüğü, Ovacık Bölüğü,

Anamas Nahiyesinde: Bey Timur cemaati,
İrle Kazasında(7): Çardak Yörük cemaati, Çepni cemaati, Dudan Delüsi cemaati, İğdecik Delüsi cemaati, Kulak cemaati,
Yalvaç Kazasında: Bozlu Bölüğü, Kara Kuzulu cemaati, Şarvan Bölüğü,
Isparta Kazasında: Hacılar cemaati, Isparta Cemaati,
Kara-ağaç-ı Gölhisar Kazası: Kabanı cemaati,
Yavıç Nahiyesi: Yarışlu cemaati,

Yukarıda adlarını verdiğimiz Yörük ve Türkmen cemaat ve bölüklerinin yoğunluğuna baktığımızda Hamit Livasının Yörükler ve Türkmenler için nasıl bir cazibe merkezi olduğunu görmekteyiz. Bunda da en büyük etkinin Livanın ve onun unsuru olan kazalarının coğrafi özelliklerinin önemli bir etkisi olduğunu görmekteyiz ki bol su ve otlakları bulunan, kışın karstik çukurluklarda kalan Yörüklerin Eşenler, Rahat ve Koçaş gibi yüksek ve otlakları bol ve gür dağlara çıkarlardı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
1-Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü C. I,II,III ME Basımevi 1983 İstanbul.
2-Sakin, Orhan, Anadolu’da Türkmenler ve Yörükler S.29-30,TDY ,2006 İstanbul
3- Yalgın, A.Rıza, Cenubta Türkmen Oymakları, C.I,II, 1933 Ankara
4-Demir, Murat: Anadolu’nun Türk Yurdu Haline Gelmesi, Yörtürk Dergisi Sayı 96-97
5- 438 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri (937/1530) Osmanlı Arşivi Yayın.1993 Ankara.
6-Cemaat adlarına dayanılarak bu günde Burdur Vilayetinde yerleşimler bulunmaktadır.
7-Yeşilova ilçesinin eski adıdır.

Hiç yorum yok: